CHP’den ihraç edildikten sonra, yeni bir siyasi parti kurma çalışmaları başlatan Öztürk Yılmaz, mevcut siyasi partilerin kendi ülkelerine sahip çıkamadıklarını belirtti. Yılmaz sözlerine; “ T.C.ler indirildi, ses çıkarılmadı, Atatürk’ün heykelleri yıkıldı, ses çıkarılmadı. Yalanla, Anıtkabir’e iki defa gitmekle olmuyor. Benim bütün değerlerim yıkıldı, ses çıkaramıyorsunuz. Kendi memleketimizde bizler mülteci durumuna düştük. Filistinli muamelesi yapılıyor bizlere, bizim hareketimiz bu pisliğe son verecek” diyerek devam etti.
Türkiye’de hiçbir siyasetçinin söylemeye cesaret edemediklerini açık ve net bir şekilde dile getirdiği için CHP’den ihraç edilen, Ardahan milletvekili Öztürk Yılmaz’ın başkanlığında faaliyetini sürdüren yeni oluşum partileşiyor!
TBMM’deki çalışma ofisinde partileşme sürecini ilk defa www.turkiyehavadis.com Yazarı Melek Çalıkoğlu’na anlatan Öztürk Yılmaz, 22 Eylül’de Ankara’da düzenleyecekleri toplantı ile, merkezin sağında veya solunda değil, 82 milyonu kucaklayacak, tam merkezde yer alacak olan oluşumun partileşme sürecini açıklayacak.
‘”MEVCUT PARTİLERİN BİRBİRİNDEN BİR FARKI YOK”
Ardahan Bağımsız Milletvekili Öztürk Yılmaz; “Türkiye’de A’den Z’ye değişim şart. Bunu yapabilen insanlar Türkiye’yi yönetebilir. Bir binada yangın düşünün siz bir odayı kurtarmaya çalışıyorsunuz. Biz bunu yapmayacağız. Şu anda siyasi partiler aynılaşmış. Hiçbirinin diğerinden bir farkı kalmamış” dedi.
“SİYASETTE ÇÜRÜME VE UTANMAZLIK VAR”
“Birisi önce FETÖ ile işbirliği yapıyor, o bırakıyor sonra başka birisi FETÖ ile işbirliği yapıyor. Birisi PKK ile görüşmeler yapıyor. O bir süre sonra vazgeçiyor, bu kez diğeri yanaşıyor.
Toplumda bir çürüme siyasette bir utanmazlık mevcut, bir ahlaki çöküş yaşıyoruz. İnsanlara güven lazım, insanlara iyi ahlak lazım, insanlara özgürlük lazım. Türk toplumu özgürlüğünü kaybetti. Ekonomik özgürlüğünü, ifade hürriyetini, bilgi alma hürriyetini maalesef kaybetti.
Bir düşman işgali olsaydı ancak bu kadar eziyet görebilirdik. 29 Mayıs’ta bir açıklama yapmıştım; yeni şeyler konuşmak lazım diye. Evet; yeni yüzler, yeni insanlar ve yeni fikirlerle toplumun karşısına çıkmak lazım diye düşünüyorum.”
Merkezde bir oluşum hareketi olarak ortaya çıktık. Üzerinde çalıştığımız merkezin sağı solu değil, bizzat merkezin tam göbeğinde bir oluşum. Biz bir siyasi partinin kopyasını yapmıyoruz. Herhangi bir partinin de karşısında değiliz. Biz 82 milyonun bütün farklılıklarını bilerek ve o farlılıkları bir zenginlik kabul ederek, o zenginliğin üzerine bir Türkiye inşa edeceğimiz bir vizyona sahibiz.”
“HAREKETİMİZİN TEMEL İLKELERİ VAR”
“Bizim oluşumumuzda temel bazı ilkeler var, onlar bizim ana prensiplerimiz. Örneğin Atatürk ile sorunları olanlar bu oluşumda yer bulamayacaklar. Üniter yapı ile, vatanla, bayrakla sorunu olanlar, aynı zamanda inanç ve kutsal değerleri bir istismar aracı olarak görenler, mezhep ve etnik kimliği ayrıştırıcı unsur olarak toplumsal yaşama dahil edenler bu hareketin içinde yer bulamayacaklar.
Oluşumumuzun içinde bölücüler ve terör sevicileri de yer edinemeyecek. Bu oluşum, 82 milyonun ekserisini kapsayacak ve o çerçevede Türkiye’de yeni bir siyasi vizyon ortaya koyacak.
Biz merkezde bir parti olacağız. Asla hiçbir partinin kopyası değiliz. Yenilikçiyiz. Bizim hareketimizde, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarımızın ortak hassasiyetlerini taşıyanlar ana gövdemizi oluşturacak”
“BİZİMLE İLGİLİ KONUŞULANLARI ÖNEMSEMİYORUZ”
“Hareketimizle ilgili konuşulanları önemsemiyoruz. Biz herhangi bir siyasi partinin karşısında değiliz, biz milleti yanımıza alacak, milleti özgürleştirecek, devleti rayına oturtacak, hukuku işletebilecek ve toplumdaki bu kutuplaşmayı, ayrımcılığı ortadan kaldıracak geniş bir yelpazeyi temsil edeceğiz.”
“KLASİK BİR PARTİ PROGRAMI İLE ORTAYA ÇIKMAYACAĞIZ”
“Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarihinin en büyük krizini yaşıyor. Hem toplumda bir ayrışma var, hem de devlet bütün kurumsal kimliği ile tamamen yok olmuş durumda.
Bizim getireceğimiz öneriler klasik bir parti programı gibi olmayacak. Bunları uzun tartışmalardan sonra somut, net ve radikal şekilde ortaya koyacağız. Hiç kimsenin, düşündüğü halde söyleyemediği, hiç kimsenin, yapmak istediği halde yapmaya cesaret edemediği şeyleri toplumun gündemine getireceğiz.
Türkiye güçlü, bu coğrafyada Allah’ın bize vermiş olduğu en büyük nimet ülkemiz. İnsanlarımızın hepsi kardeş, biz yorulduk, toplum yoruldu, rejim çöktü, ekonomi darmadağın oldu. Yandaş ve talan ekonomisi almış başını gidiyor. A’den Z’ye kadar bunun değişmesi lazım.”
“HALK YALNIZ, TÜRKİYE’DE YENİ BİR SAYFA AÇILMALI”
“Türkiye hiç kimsenin babasının malı değil, bu ülkede doğan hiç kimse mülteci değil, hiç kimsenin kimseyi ötelemesi ayrıştırması söz konusu olamaz.
Bizim millete sahip çıkmamız lazım, halka sahip çıkmamız lazım. Halk yalnız, ekonomik olarak bitirilmiş durumda, esnaf kan ağlıyor. Hiçbir umut yok. Eğitim yok, bilimsellik yok, teknoloji yok, üretim yok, tarım yok, hayvancılık yok.
Talan ekonomisi Türkiye’yi bu noktaya getirdi. İktidar dediğini yapıyor, karşısında muhalefet yok. İktidar 18 yıldır bunları yaparak iktidarda kaldı, muhalefet de bu olanlara kayıtsız kaldığı, hiçbir şey yapmadığı için orada kaldı. Türkiye’nin yeni bir sayfa açması elzem.”
“GERÇEK VATANSEVERLERİN BUNA EL ATMASI LAZIM”
“Bu yeni sayfada gerçekten ülkenin vatanseverlerinin buna el atması lazım. Bizim ortaya koyduğumuz oluşum sadece siyasi bir oluşum değildir. Bu oluşum; devlet aklını kullanıp, millete sahip çıkacak, milleti özgürleştirecek ve devleti rayına oturtup güçlendirecek bir oluşum .
Bizim ortaya koyacağımız oluşumun bir benzeri bir daha ortaya çıkmayacak. Hiç kimse kusura bakmasın bu oluşum sadece siyasi parti oluşumu değildir. Bizatihi bu oluşum devletin en derin kodlarını, halkın en hassas noktalarını siyasete aktarıp, yeni bir ufuk ve yeni bir vizyon açma aracıdır. Şahsen ben bunu başaracağımıza inanıyorum.”
“TBMM’NİN YETKİLERİ YOK”
“İdarede baştan aşağı değişim şart. Bu sistemin cumhurbaşkanlığından tutun da en alttaki atama sistemine kadar her şeyi yanlış. Eskiden bazı kararnameler üçlü çıkardı, bazıları da bakanlar kurulu kararı ile çıkardı. Şimdi tek kişi çıkarıyor çünkü meclisin yetkileri yok.
TBMM’de hapishanede gibiyiz, bir yetkimiz yok. Milletvekili olarak bakanlarla dahi görüşemiyoruz. Daha da kötüsünü söyleyeyim size Bakanların Türkiye’ye sunduğu bir şey de yok.”
“TÜRKİYE’NİN VİZYONUNUN NE OLDUĞUNU SÖYLEYEN VAR MI?”
“Bana bir kişi çıksın söylesin; Türkiye’nin vizyonu nedir, hedefi nedir? Türkiye bir dev, uyutulmuş hatta başı kesilmiş gibi hareket ediyor. Heybetinden etrafı ürküyor, bunu kavrayacak o akıl yok. Türkiye şu anda milliliğini yitirmiş durumda, Türkiye’de şu anda milli üretim yok.
Tarımda 17 Milyar dolarlık ihracat yapıyoruz. 17 Milyar dolar ithalat yapıyoruz. Hollanda’nın 4,5 milyon hektar tarım arazisi var, 85 Milyar dolar ihracat yapıyor, bizim Konya ovası kadar. Bizim Hollanda’nın 4-5 katı kadar tarıma elverişli arazimiz var ancak biz Hollanda’nın 5’te 1’i kadar ihracat yapamıyoruz. Türkiye bugün her alanda dibe vurmuş. Hayvancılıkta üretim yok, niye üretsinler masraflı, yandaş ve yemdaşın kazanması lazım. Topluma yeni bir üretim modeli, yeni bir eğitim modeli gerekiyor. Z kuşağı gençler ne istiyor? Türkiye’de bunu düşünen var mı? Böyle bir hedef var mı? Yok.”
“HAREKETİMİZ TARİHİN EN BÜYÜK UYANIŞI OLACAK”
“Bizim hareketimiz tarihin en büyük uyanışı olacak. Bunları laf olsun diye söylemiyorum. Biz bürokrasiden, siyasetten geliyoruz, devletin kurumlarını biliyoruz, toplumun istediklerini biliyoruz.
Bizim hareketin sözleri, boyalı laflar söyleyen kesimlerin iki güzel boyalı lafları olmayacak, toplumun gerçek manada beklentileri olacak. Bunun altyapısını hazırlıyoruz. Şahsen o nedenle hiçbir partinin kopyası değiliz diyorum. Bu partiler doğru olsaydı neden böyle bir yola çıkalım. O partiler doğru dürüst bir yerde dursalardı bugün merkezde yeni bir oluşum için yola çıkılmazdı.
“TÜRKİYE’DE PARTİCİLİK ÖNDE”
Türkiye’de parti ideolojisi, milletin önüne geçmiş durumda, parti ideolojisi devletin önüne geçmiş durumda. İnsanlar devlet yerine partilerine daha çok sahip çıkıyor. İş bu noktaya geldiyse olay zaten bitmiştir.
Önemli olan ülkedir, önemli olan millettir; onun huzuru, refahı, zenginliği, güvenliği, çocuklarının eğitimidir. Önemli olan Türkiye’nin rekabet kabiliyeti ve dünyada küresel bir aktör olmasıdır. Önemli olan işte budur, partiler birer araçtır, amaç değildir. Türkiye’de araçlar amaç olmuştur. Bu anlayıştan Türkiye’yi çıkaracağız.”
“HALKTA MEVCUT PARTİLERİN BİR KARŞILIĞI YOK”
Halk hizmet bekliyor, halk iş bekliyor, halk ekmek bekliyor, halk tatil yapmak istiyor, halk çocuklarını en iyi şekilde okutmak istiyor. İnsanlar bu çağın bütün ihtiyaçlarını, bütün gereklerini en konforlu şekilde karşılamak istiyor.
Rahatlık istiyor, huzur istiyor, ekonomik kalkınma istiyor. Siz halka bunları verirseniz ancak gerçek bir parti ve gerçek manada bir siyasetçi olursunuz. Asıl olan halktır, asıl olan devlettir. Halkın özgürleştirilmesi, zenginleştirilmesi, halkın adaletli bir ortama kavuşturulması, bilgi kaynaklarının özgürleştirilmesi, sansüre son verilmesi, bu yüz yılın araç ve gereçlerinin halkın emrine sunulmasıdır asıl olan. Parti, bunun için varsa vardır, iş olsun diye sadece seçime giren bir tabela partisi olmamalıdır. Biz bunun için Türkiye’nin tam merkezi olacağız.”
“ÖNCE DEVLET, MİLLET DİYECEKLER OLUŞUMDA YER ALACAK”
Bizim hareketimizde yer alacak olan insanlar önce devletini, halkını düşünecek. Halkın özgürlüğünü, huzurunu, refahını, eğitimde, sağlıkta, tarımda, ziraatta ve hayatın bütün alanlarında halkı düşünecek insanlar olacaktır.
Önceliğimiz Türkiye’yi ileriye taşımak. Halkımızın daha rahat ve özgürce yaşayacağı bir ülke için biz de varız diyeceğiz. Bu hareketin içinde olanlar, mevcut idare-i maslahat anlayışında olmadıklarını ortaya koyacaklardır.
Atatürk’ümüzün de yapmış olduğu budur. Bizim de örnek aldığımız, toplumu ileriye taşıyan ideolojilerdir. Toplumu geriye sürükleyen fikirler değil, toplumu ileriye taşıyan düşünceler topluma fayda sağlayacaktır.
“TÜRKİYE’DE SİYASETÇİLER İDARE-İ MASLAHAT YAPIYOR”
Türkiye’de şu anda idare-i maslahat yapılıyor. Efendim ben iki bin TL asgari ücret veriyorum, diğeri de iki bin 20 TL veriyorum diyor. Türkiye’de üretim yok, siz üretimi tetikleyebilecek bir model geliştireceğiz, biz hayatın her alanında düşünülen ama söylenemeyenin en radikalini toplumun önüne koyacağız.
“MUHALEFET YAPMAYA DEĞİL, ÜLKEYİ YÖNETMEYE TALİBİZ”
Biz bu oluşumla, muhalefet yapmak için değil, Türkiye’yi yönetmek için yola çıkıyoruz. Şunu açıkça söyleyeyim. Yerel Yönetimler seçimlerinde, şu, bu parti tartışması yapıldı. Türkiye’de hiçbir şekilde doğru proje tartışması yapılmadı. Şu anda Türkiye’de bizleri şaşırtacak doğru bir proje var mı? Onun için diyorum bunlar hep aynı ve bunlar birlikte çalışıyorlar. Bunların hiçbirinin diğerinden bir farkı yok.
“TOPLUM DENİZE DÜŞMÜŞ YILANA SARILIYOR”
Toplumun alternatifi yok, toplum denize düşmüş yılana sarılıyor. Biz bu alternatifi oluşturacağız. Bunların hepsi yalancı, kökten yalancı bunlar. İktidar yalancı, kendi medyasında sabahtan akşama kadar yalan söylüyor. Kendisini eleştiren hiç kimseyi çıkarmıyor yayınlara.
Muhalefet var yalancı, salon muhalefeti yapıyor. O da kendisinin dışında hiç kimseyi kendi kanallarına çıkarmıyor. Muhalefet iktidara diyor ki; ‘basın hürriyeti yok’ ancak muhalefetin kendisi de basına sansür uyguluyor. Muhalefet iktidara diyor ki; ‘siz tek adamsınız’ ancak muhalefetin kendisi de tek adamlık yapıyor.
“BUNLARIN TOPLUMUN KARŞISINA ÇIKACAK YÜZÜ YOK”
Diyor ki; ‘Siz belediyelerde şunu bunu yapıyorsunuz, devletin bütçesini yiyorsunuz’ kendisi de belediyelerin bütçesini yiyor, hepsi aynılaşmış. Aslında bunların Türk toplumunun karşısına çıkacak yüzü yok. Muhalefet belediye seçimlerinde kazandı da ne oldu? Bunlar seçilen belediyelerin bile arkasında duramazlar.
“MEVCUT SİYASİ PARTİLER BATMIŞ DURUMDALAR”
Mesele şudur; devlet yok, başarı yok. Önce devlet demiyor, millet demiyor. Ne diyorlar ‘önce partimiz’. AK Parti devletin bütçesini yiyor. Sen de belediyelerin bütçesini harcıyorsun. AK Parti devletin bütün kurum ve kuruluşlarını harcıyor, sen de elinde bulunan belediyeleri harcıyorsun. Hepsi batmış durumda şu anda. İşte bu sistem, Türkiye’deki çıkmazın sebebi budur.
“SALI GÜNLERİ HOROZ DÖVÜŞÜ YAPIYORLAR”
Bir iktidar var, Türkiye’yi belli noktaya getirdi, karşısında bir muhalefet var, eleştirdiği bütün konuları kendisi de yapıyor. Tuzun kokma olayı vardır. Bu sistemdeki partiler, elbirliği ile Türkiye’yi batırma noktasına getirdiler.
Salı günleri horuz dövüşüne dönen grup toplantıları var. Bu toplantılar milletin gazını almaya yönelik olarak yapılıyor, bu toplantıların hiçbirinde topluma söyleyecek laf kalmadı. ‘Senin hırsızların var ben eleştiririm, ama sen benim hırsızlarımı eleştirme’ diyorlar.
‘Sen devleti yiyorsun ben eleştiririm, ben yiyince sen eleştirme, sen sus diyorlar. ‘ Adaleti ben senden bekliyorum’ diyor, kendisi adaleti uygulamıyor. Siyasi partiler bu durumdalar.
“TÜRKİYE’DE SİYASET YAPANLARIN IQ’LERİ BELLİ SEVİYEDE OLMALI”
İlkeler ile alakalı bir şey söyleyeceğim, Türkiye’de bir kere siyaset yapan adamların İQ’lerinin belli seviyede olması lazım, akıllı olmaları lazım. Milletle dalga geçilmeyeceğini öğrensinler. Bunlar milletle dalga geçiyorlar.
Diyor ki; ‘ ben en iyi rejimi getirdim’ getirdiği tek adam rejimi, biz adalet sarayları yapıyoruz, içinde adalet yok. Okullar yapıyoruz, içinde eğitim yok. Parlamentomuz var, yasa yapamıyoruz, gücü yok. İktidarı da muhalefeti de bir yerlere göbekten bağlı, özgür değiller işgal edilmişler.
Bu milletin gerçek gündemini bir vizyoner açıyla, sadece eleştirerek değil, bir şey ortaya koyarak topluma sunmak gerekiyor. O nedenle millet bunlara inanmıyor. Toplumun karşısına çözümle çıkılmalıdır.
“ ÖNÜMÜZDEKİ SEÇİM BUNLARIN TASFİYE SEÇİMİ OLACAK”
Türk milleti kendini aptal yerine koyanları siler. Önümüzdeki seçim Türkiye’de tasfiye sürecinin yaşandığı bir seçim olacak. Bu hareket ortaya çıktıktan sonra, istedikleri kadar eleştirsinler, ne yaparlarsa yapsınlar millet sahip çıkacak. Bu hareket de bunların sonunu getirecek.
Çünkü bunlar, Türkiye’yi bu noktaya getirdiler. Türkiye’nin irtifa kaybına bu sistem sebep oldu. Biri 18 yıldır iktidarda, diğerlerin hepsi 18 yıldır muhalefette, gayet de iyi anlaşıyorlar.
16 Nisan referandumunda rejim değişikliği olacak denmemiş miydi? Dendi, rejim değişti. Hepsi utanmadan yerlerinde oturuyorlar. Denilmedi mi bu rejim değişikliği olursa parlamentonun hiçbir gücü kalmayacak? Dendi, gücü kaldı mı? Kalmadı. Şimdi parlamentoya sahip çıkıyorlar. Doğrusu şu aslında şu andaki sistemin özü ile hesaplaşmak lazım. Öyle atraksiyonlarla, boş kavram kalabalıkları ile on tane trolle bir şeyler yazdırarak vatandaşın aklıyla alay edilme dönemi bitmiştir. Bunlara kimse inanmıyor.
“TOPLUMUN CİDDİ MANADA BÖLÜNMESİNDEN ENDİŞE DUYUYORUZ”
Biz hareketi, bu oluşumu muhalefet olalım diye yapmıyoruz, bu açıkladıklarımızı yapacağız. Biz, bu toplumun ciddi manada bölünmesinden endişe duyuyoruz. Vatanımız bölünüyor. İngiliz’in, Amerikan’ın mı bölmesi gerekiyor? Sen kendin bölmüşsün. Diyor ki, ‘bu ümmettir’ ötekisi ümmeti böldürmeyin demekle neyi kastediyor, yüzde 50’yi böldürmeyin. Diğer yüzde 50’yi kendinden kabul etmiyor.
Onun orada yaptığını muhalefet burada yapıyor. Türkiye’yi etnikçiliğe ve mezhepçiliğe gömmüşler. Hoşlarına gidiyor. Bunların üzerine siyaset yapıyorlar. Halkı bunlar kışkırtıyorlar.
“MEVCUT SİYASİLERİN BÖLDÜĞÜ TOPLUMU BİRLEŞTİRİYORUZ”
Bu hareketi başlattığımızda, hiç kimseye bizim yanımızda yer alın diye gitmedik. Bu hareketin içinde; Türkiye’nin nereye gittiğini gören, buna müdahale etmek isteyen gönüllü pırıl pırıl insanlar var. Kadromuzda defolu insanlar yok, hassasiyeti olan farklı kesimler var.
Siyasi partilerin böldüğü kesimleri biz birleştiriyoruz. Bu hareketle biz toplumu birleştirmek istiyoruz. Amacımız bu, çünkü bu milleti ne zaman birleştirseniz o zaman şaha kalkıyor.
Kaynaklarımız çok, ancak yağmalanıyor. Yer altı kaynaklarımız yağmalanıyor. İthalat almış başını gidiyor. Üretim yok, insanlarda umut yok. Biz toplumun önüne somut bir hedef koymak, topluma umut olmak zorundayız. Bunu biz yapacağız. Mevcut siyasi partiler bunu yapamadılar. Bundan sonra hepsi muhalefet olarak kalacaklar.
“MUHALEFET VE İKTİDAR SİSTEMİ KURMUŞLAR GİTMİYORLAR”
Muhalefet iktidarın dilini kullanıp iktidara gelmeyi beceremedi. Orada rahatlar, hepsi orada duruyor. Sistemi kurmuşlar gitmiyorlar da, 4 Macar topçusunu getir, yine deviremiyorsun çünkü neden sistemi kurmuşlar. Demokrasi yok. İktidar da rahat karşısında, bir muhalefet yok. Toplum oraya gidiyor olmuyor, buraya geliyor olmuyor, aşağı tükürse sakal, yukarı tükürse bıyık.
Ardahan Bağımsız Milletvekili Öztürk Yılmaz
“ÜLKEMİZDE MÜLTECİ İSTEMİYORUZ”
Türkiye yolgeçen hanı değil. Avrupalıların bu hükümete aferin dedikleri tek nokta, mültecilere iyi bakmamız. Yani aptal olduğumuz için, böyle bir şey olamaz. Bugün 4 tane mülteciyi kabul etmek için Norveç, komisyonlar kuruyor. Türkiye’yi 50 milyar dolar zarara uğratanlardan tahsil etmek lazım bu zararı. Sen bana sordun mu, mültecilerle ilgili referandum yaptın mı? Toplumun yüzde 80’i koşulsuz şartsız gitmesini istemiyorsa ben sana hak veriyorum.
Türk milletinin ne mecburiyeti var. Bütçemizi harcıyorsun. Biz işgale mi uğradık? Bize rağmen bunları yerleştirdiler, istemiyoruz. Bu benim vatanım, istemiyorum. Ben bu ülkede mülteci istemiyorum.
Alacaksam ABD gibi ben de seçerim, en akıllı olanlarını alırım. ABD’nin programı var. Doktor açığı varsa doktor alıyor, en iyilerini seçiyor, hukukçu lazımsa onu seçebiliyor. Ne lazımsa onu seçerek alıyor.
İnsanımız işsiz, aç, sefalet içinde; insanlar, çocuklarının servislerinin parasını ödeyemiyor, sen gelmişsin 4-5 milyon mülteciye bak diyorsun. Yok böyle bir şey, bunların hepsi gidecek. Bu pisliğe bu ülkeyi biz bulaştırmadık.
Dünyanın neresinde var böyle bir şey, biz işgale mi uğradık? Herkese sınırlarımız açıldı. Avrupa Birliği 3 milyar avro veriyormuş. Ben şunu öneriyorum. Avrupalılara ben diyeceğim ki; ‘ben size on milyar avro veriyorum. Hepsini alın. Mademki avro ile oluyor.
Türkiye’de insanlar mutsuz, evsiz, bunlar yetmiyormuş gibi Suriyelilere ev yapacakmışız. Niye yapacağım? Muhalefetten hiç ses çıkıyor mu? Çıkmıyor. Çıkmaz çünkü aynı şeyi yapıyorlar.
82 milyona sahip çıkacak bir strateji lazım, bir akıl lazım, bu siyasi parti mantığı ile olamaz. Devletin bütün o geçmiş kotlarını, insanların vatansever duygularını tetikleyerek bu ülkeye ve millete sahip çıkacağız.”
Kaynak: www.turkiyehavadis.com
ÖZTÜRK YILMAZ KİMDİR?
Büyükelçi / Siyasetçi
Ardahan’da 60 haneli bir köyde doğdu. İlkokulu köyünde okudu. Merkezde ortaokul ve liseyi okudu. Her gün Sabah akşam 16 km yolu okumak için yürüdü.
ODTÜ Uluslararası İlişkiler Bölümünden mezun olduktan sonra, 1996 yılında girdiği Dışişleri Bakanlığı’nda, Balkanlar, AGİT, Ortadoğu, Orta Asya ve Kafkasya Daireleri Başkanlığı yaptı. Başbakanlık Dışişleri Başdanışmanlığı ile Daire Başkanı olarak görev yaptı.
Avrupa Birliği’nin kalkınma ve entegrasyonu konusunda (VUB-Brüksel) mastır yaptı.
Yurtdışında ise sırasıyla Kırgızistan Büyükelçiliği, Brezilya Büyükelçiliği ve Avrupa Birliği Daimi Temsilciliği’nde Müsteşar olarak görev yapan Öztürk Yılmaz, 15 Temmuz 2013 tarihinde Türkiye’nin Musul Başkonsolosu olarak atandı.
11 Haziran 2014 tarihinde IŞİD tarafından Musul Başkonsolosluğu’na yapılan baskın sonrası 43 kişiyle birlikte 101 gün boyunca alıkonuldu.
20 Eylül 2014 tarihinde 43 personeli ile birlikte serbest bırakıldı. 2 Temmuz 2015 tarihinde Büyükelçiler Kararnamesi ile Türkiye’nin Tacikistan Büyükelçisi olarak atandı.
3 Eylül 2015 tarihinde bu görevinden istifa ederek 26. dönem TBMM seçimleri için Cumhuriyet Halk Partisi’nden Ardahan 1. sıra milletvekili adayı oldu. 26. Dönem Ardahan milletvekili seçildi.
24 Ocak 2016 tarihi itibarıyla CHP Dış İlişkilerden sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı görevinde bulunan Yılmaz, lise aşkı olan Özay hanımla evlidir. Üç kız babası olan Öztürk Yılmaz İngilizce, Rusça ve Portekizce bilmektedir.
Kaynak:www.turkiyehavadis.com