Atatürk’ün yoktan var ettiği cumhuriyet rejiminin 16 Nisan referandumu sonrası yıkılması sonrası Türkiye’de her alanda çöküş tüm hızıyla devam ediyor. Atatürk’ün kurduğu, Demokratik, Laik ve Sosyal Hukuk Devleti olan Türkiye Cumhuriyeti artık yok.16 Nisan referandumuyla Atatürk’ün kurduğu rejimin yıkılmasını önleyemeyenler ve seyredenler hala ortalıkta geziyor.

Bilhassa Atatürkçü olduğunu iddia eden medya organları ise CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nu yere göğe sığdıramıyorlar.Arkadaşlar siz hangi gezegende yaşıyorsunuz?

16 Nisan sonrası Atatürk’ün kurduğu cumhuriyet yok.Kim verecek bunun hesabını? Bu işin en büyük sorumlularından birisi Deniz Baykal ile Kemal Kılıçdaroğlu ve ekibidir.18 yılda Atatürk’ün kurduğu rejimin yıkılmasını önleyemeyenler sadece koltuklarını korumuşlardır. Türkiye’de din nasıl dolgu malzemesi olarak kullanılmışsa Atatürkçülük,cumhuriyet,laiklik…vs dolgu malzemesi olarak kullanılmıştır.Kılıçdaroğlu yönetiminden memnun olanlar, ve bunları destekleyenler Cumhuriyet rejimi ve Atatürkçülük konusunda samimi olmayanlardır.Bunlar iktidarın koltuk değnekleridir.Bunun hiçbir tartışması yoktur.Herşey net bir şekilde ortadadır. Türkiye’de artık iktidar ve muhalefetin havuz medyası vardır.Sözüm ona Atatürkçü olduğunu iddia eden muhalefetin havuz medyası sabah akşam Kılıçdaroğlu ve ekibini öve öve bitirememektedir.

Muhalefetin havuz medyasına bir kez daha hatırlatmakta yarar var.AK Parti iktidarında CHP girdiği tüm seçimlerden mağlup ayrıldı.Kılıçdaroğlu’da seçimleri Baykal gibi kaybetti.

Son 18 yıl seçimlerde başarısız olan halkın oyuna sahip çıkmayan CHP yönetiminin muhalefetin medyası tarafından başarılı bulunması ise ayrı bir dram.Aynen Kongo’daMobutu,Zimbabwe’de Mugabe rejiminin medyası gibi.Utanmadan Kılıçdaroğlu’nun dinamizminden dem vurup köşelerinde methiyeler düzüyorlar.

İşin en ilginç tarafı AK Parti’nin ilk yıllarında Erdoğan’ı destekleyen muhalefet kanadına konuşlanmış gazeteciler şimdi Erdoğan’a karşı Kılıçdaroğlu,Akşener,Babacan ve Davutoğlu’nu destekliyorlar.

Erdoğan karşısında 18 yıl hiçbir başarı elde edememiş bu politikacıları yazılı ve görsel basında ısrarla desteklemek insan aklıyla dalga geçmekten başka bir şey değildir.

İşin en üzücü tarafı ise bazı belediye başkanları muhalefet medyası tarafından cumhurbaşkanlığı veya parti başkanlığına hazırlanıyor.Ne kadar traji komik bir durum.Küresel düzeyde yaşanan bir sürü sorun karşısında dünyayı bilmeyen, yabancı dile hakim olmayan,kamuyu bilmeyen hiçbir siyasetçinin gerçekte Türkiye’de ne siyasi parti başkanı nede cumhurbaşkanı olmaması lazım.Eğer böyle bir olasılık gerçekleşirse kimse Türkiye’yi ayakta tutamaz.Bunu herkes bir kenara yazsın.

Türkiye’nin ihtiyacı olan ”yeni nesil, yeni söylem,yeni yüzdür’.Bu çerçevede ‘Yenilik Partisi’ne çok önemli görevler düşmektedir.

Türkiye’de son 20 yıl ve daha fazla siyaset sahnesinde olan (diğer eskiler Akşener,İnce …vs) denenmişler ile Türkiye’nin gideceği yer kaos,hüsran çöküntüden başka bir şey olmayacaktır.

Sayfalarını ve ekranlarını Öztürk Yılmaz’a açmayan Atatürkçü medya sabah akşam Davutoğlu ve Babacan’ın reklamını yapıyor.

Atatürkçü olduğunu iddia eden sayfalarını ve ekranlarını Davutoğlu’na açan muhalefetin havuz medyasına sadece İngiliz İndependent gazetesindeki İran meclisi başkanının mülakatından bir kesit aktaralım.

‘’İran Meclis Başkanı Ali, dönemin Dışişleri Bakanı Ahmet

Davutoğlu’nun Suriye savaşının başlarında Tahran’a yaptığı ziyaretlerle ilgili şu görüşleri dile getiriyor: ”Bazı devletler Suriye’deki olayların başlangıcında İran’a geldi. Bu devletler Suriye’yi desteklediğimiz için bizi eleştiriyordu.İki hafta içinde Emevi Camiinde namaz kılacaklarını söylüyorlardı. Ona dedim ki ‘emin ol böyle bir olay (Emevi Camiinde namaz kılma)olmayacak’.O gelişmelerin üzerinden birkaç yıl geçti ve o kadar kan döküldü.Suriye meselesinin askeri yöntemlerle değil siyasi uzlaşı ile çözüleceğini söyledik.Suudiler ve bazı bölge ülkeleri yanlış yaptı. Bu ülkeler Suriye rejimini askeri yollarla devirebileceklerini düşünüyordu, fakat zannediyorum ki şimdi yanlış yaptıklarını anladılar.”

Görüleceği üzere bunların Atatürkçülük,cumhuriyet ile uzaktan yakından alakası yok.Siz Öztürk Yılmaz’a ambargo uygulayacaksınız, Davutoğlu,Babacan ve diğer denenmiş, başarısı olmayan siyasilere ekran ve sayfalarınızı sonuna kadar açacaksınız,sonrada çıkıp Cumhuriyet rejimini savunuyoruz Atatürkçüyüz diyeceksiniz.Zavallılar.Sizlerde Baykal ve Kılıçdaroğlu gibi iktidarın koltuk değneğinden başka bir şey değilsiniz.

CHP bölünüyor, kurumsal kimliğine zarar veriliyor diyenler Atatürkçülük ve cumhuriyet karşıtlarıdır

CHP’nin kurumsal kimliğine zarar veriliyor veya CHP bölünüyor,Atatürkçüler ve Atatürkçü değiller gibi ayrıştırma yapılıyor diyenlerin hepsi saray rejiminin destekçileri ve iktidarın koltuk değnekleridir.Tüm bu argümanlar başarısızlıkları örtmek ve tartışmayı başka yöne çevirmek için CHP’de ipleri elinde tutan oligarşik yapı tarafından sürekli gündeme getiriliyor.Atatürk’ten miras kalan CHP artık yoktur.18 Yıl gibi kısa bir sürede Cumhuriyetin yıkılmasını önleyemeyenlerin tek amaçları koltuklarını korumaktır.

Baykal’ın öğrencisi Kılıçdaroğlu girdiği tüm seçimleri kaybetmesine rağmen delege ve milletvekillerinin ezici çoğunluğunu biat anlayışıyla seçerek kurultayları kazanmaktadır.Bunlar iktidara gelmeyi Akşener,Davutoğlu ve Babacan’a bağlamışlardır.

Türkiye kurtuluş savaşı ortamındadır.Atatürk’ün kurduğu rejimi ancak yeni oluşum ve gerçek Atatürkçü genç siyasetçiler tekrar sağlayacaktır.

Son olarak yeri gelmişken muhalefetin havuz medyasına birkaç hatırlatmada bulunalım. Suriye krizini nasıl CHP yönetimi salon siyaseti yaparak seyretmişse, Türkiye’nin gündeminde olan (Doğu Akdeniz….vs) diğer konularıda aynı şekilde seyretmiştir.Türkiye’nin gündeminde yer alan önemli sorunlara muhalefetin doğru dürüst hiç bir çözüm önerisi yoktur. Bunların tek dertleri koltuklarını Atatürkçüyüm diye korumaktır.