Kırklareli İl Başkanlığı Kongresine katılan Yenilik Partisi Genel Başkanı Öztürk Yılmaz burada yaptığı konuşmada gündemi sarsacak açıklamalar yaptı.
TÜRKİYE İÇİN GÖNÜLLÜ İNSANLARLA YOLA ÇIKTIK
“Zor bir süreç yaşıyoruz. Ben bugün olabildiğince açık konuşacağım çünkü açık konuşma zamanıdır, vakti gelmiştir. Çok da fazla geç kalmamak lazım.” diyen Yenilik Partisi Genel Başkanı Öztürk Yılmaz, “Hayatımda hiçbir zaman gönülsüz insanlarla yola çıkmadım. Burada olur deyince gönüllü insanları yanınıza almak zorundasınız. Bu partiyi Türkiye’de bir umut ışığı görecek insanları yanınıza almak zorundasınız. Eğer bunu yapamazsanız başarısız olursunuz. Türkiye’de büyük bir çıkmaz var ve o çıkmaz biz çalışmazsak iyice derinleşir. Türkiye başarısız olur. Etrafınızda bulunan insanlarla görüşmeden kimseyi kazanamazsınız, yani kapı çalmadan insanlara derdini anlatmadan hiçbir şeyi kazanamazsınız. Sadece olduğunuz yerde kalırsınız. Siz kendi davanıza inanmıyorsanız kimse size inanmaz. İnsanlar samimi olanları gözlerinden tanırlar. Gözüne bakınca samimi mi değil mi? anlaşılır. Dolayısıyla biz samimi olacağız. Her şeyden önce samimiyete önem vereceğiz. Eksikleri tamamlayacağız. Hiçbir eksik bırakmayacağız.” İfadelerini kullandı.
MART AYINDA SEÇİME GİRMEYE HAK KAZANACAĞIZ!
Öte yandan seçime girmeye hak kazanmak için il ve ilçelerde kongreleri yaparak büyük kongreye hazırlandıklarını dile getiren Yılmaz, “Kongrelere Mersin’den devam edeceğiz. Adana, Hatay, Osmaniye, Gaziantep, Mardin, Siirt, Adıyaman ve ondan sonra Bitlis, Bingöl, Muş, Çorum, Tokat ve daha sonra İstanbul, İzmir kongrelerini yapıp partimizi büyük kongremize hazırlamış olacağız. Niye biz bu partiyi kurduk? Bu kadar parti var, 120 tane parti var. 24 tanede şu an itibariyle seçime girme yeterliliği kazandı. Biz ne yapacağız? Bizim şu anda seçime girme yeterliliğimiz yok. Ne zaman oluyor? Kongreleri bitiriyoruz. Büyük kongreyi yaptığımız gün seçime girme yeterliliğimiz olmuş oluyor. Oda ne zaman? İnşallah Şubat ayının sonu Mart ayının başında seçime girmeye hak kazanacağız.” Şeklinde konuştu.
20 YILDA ÜLKEYİ REFERANDUMLARLA ALT ÜST ETTİLER
Türkiye’nin son 20 yılda iktidar ve muhalefetin yaptıklarına değinerek kritik değerlendirmede bulunan Yılmaz’ın açıklamalarının devamı şöyle:
2002 yılından beri Erdoğan ve AKP tek parti olarak Türkiye’yi yönetiyor. Kaç tane seçime girdi? Bütün seçimleri kazandılar. Her defasında oylarını da arttırarak çıktılar. Bu tespiti kabul etmeyen var mı içinizde? Bunlar oylarını artırırken muhalefet de tam 19 yıl girdiği her seçimde yenildi. Hiçbir başarı elde edemedi. Peki niçin bu oldu? 2010 yılına kadar Türkiye’de sistem normalmiş gibi gitti. 2010 yılında Türkiye’de referandumlar başladı. İşte yargı referandumu, Anayasa referandumu şu referandum, bu referandum. Neden yapıldı bunlar? Çünkü Erdoğan hem görev süresini uzatmak hem de bütün kurumlardan yetkileri kontrolüne alıp tek adam olarak Türkiye’yi yönetmek istedi. 2017 referandumundan bu yana ne kadar zaman geçti? 4 yıl geçti. Peki, 2018’deki seçimlerin üzerinden ne kadar geçti? 3 buçuk yıl geçti. 3 buçuk yılda Türkiye tamamen 1 kişinin kontrolüne girdi. Yargısı, yasaması, valileri, kaymakamları, büyükelçileri, bütün bürokrasi onun denetimine girdi. Niçin girdi? Çünkü Türkiye’de bir muhalefet olmadığı için. Kimse Erdoğan’a dur diyemediği için.
DİKTATÖRLÜKLERDE MUHALEFET KUKLADIR!
Rusya’da Putin her seçim öncesinde bir rakibini destekliyor ve son günlerde Putin’in medyası o kişi ile yaptıkları programda, “Yarışa girmeseydin ve aday olmasaydın oyunu kime verirdin?” diye soruyor ve Putin’in azılı muhalifi, “Valla diyor, Putin’e verirdim” diyor. Olay bu. Bakın bunu lütfen bilin. Yıllarca Kazakistan da kıyamet kadar parti oldu. Kazakistan da Babe yüzde 50 ile başladı, 60 lar, 70 ler, 80 ler, 90 lar neredeyse 90 küsüre çıktı. Niye? Çünkü diktatörlükler böyledir. Diktatörlükler olduğu ülkede muhalefet kukladır. Muhalefet yaratılmış bir muhalefettir. Muhalefet özgün bir muhalefet değildir. Yaratılmış yani diktatör tarafından kontrol edilen bir muhalefettir. Yani bu olacak ki bu yaratılmış burada diğeri de burada olabilsin. Türkiye de olan da budur. Arkadaşlar Türkiye’de Erdoğan vardır. Onun kuklaları vardır. Bakın bunu ben bir daha söylüyorum, Türkiye’de Erdoğan ve onun yaratmış olduğu muhalefet vardır. Onlar son güne kadar “bu defa alıyoruz” derler, “bu defa geliyoruz”, “bu defa kesin bu işi bitiriyoruz” derler ama son gün yine seçimi götürüp Erdoğan’a teslim edecekler. Bu laflarımı unutmayın, onun için Yenilik Partisi var. Onun için bu parti var. Bu parti birilerinin uşağı değil. Bu parti hiç kimsenin uşağı değil, bağlı olduğumuz çok büyük bir yer var diyorlar. Bu Öztürk Yılmaz nereye bağlı falan diye konuşuyorlar. Bu nasıl bu kadar cesur konuşuyor. Nereye bağlı? Evet, herkes bir yere bağlı. Bizde önemli bir yere bağlıyız. Ama bizim bağlı olduğumuz yer herkesten daha önemli. Niye? Çünkü biz doğrudan Allah’a bağlıyız. Biz bu kuklalara, Amerika’ya, İngilizlere, Fetö’cülere, Pkk ve bölücülere, hainlere bağlı değiliz. Biz doğrudan halka bağlıyız. Biz, Anadolu’nun yağız delikanlılarıyız. Güneş yemiş yüzümüz, kalbimizde merhamet var. Ülkenin dört bir tarafına bu sevgiyle bakıyoruz. Yurdumuzu gözümüzün nuru gibi görüyoruz. Başımızın tacı ediyoruz insanları. Niye? Çünkü biz bu toprakların çocuklarıyız. Biz bu ülkede birlik istiyoruz, düzenlik istiyoruz, birlik istiyoruz ama kukla olmak istemiyoruz. Biz bu ülkede kukla muhalefet gibi aynı statüye konmak istemiyoruz. Derdimiz bu.
MUHALEFETTEKİ PARTİLER ERDOĞAN’A ÇALIŞIYOR
Kritik bir süreç yaşıyoruz arkadaşlar. Muhalefetteki bu partiler Erdoğan’ı başta tutma partileridir. Erdoğan’ın oluşturduğu kendi partileridir. Bunların hepsi Erdoğan’a çalışıyorlar. Bunlar a’dan z’ye onun adamlarıdır. Siyasetle uğraşan insan namuslu olur, kamu malına el sürmez. Emin olun siyasetle uğraşıp da namussuzluk yapan o kadar insan var ki saymakla bitmez. Bürokrat liyakatli olur. Liyakatsiz pek çok insan var. Hakimler adaletli olur. “Adalet mülkün temelidir” duvarda yazıyor ama zerresi yok içeride. Ve devlet şefkatli olur. Merhametli olur, adaletli olur, eşit olur. 83 milyona aynı gözle bakar. Devlet budur.
BELEDİYELERDE SİSTEM ÇÖKMÜŞTÜR
Belediyelerdeki tartışmalara bakıyorum, belediye başkanlıklarının tartışmalarına. Emin olun bu adamların yüzlerine tükürmezsiniz. Bir tanesi de gerçekten hakikaten hizmet ediyorsa edenleri tenzih ederim ama bakıyorum oralarda da iş çok kötü. Oralarda da yandaşlık var. Biz sistemi a’dan z’ye yenilemek istiyoruz. Biz bu sistemle anlaşamıyoruz. Bu sistem Türkiye’de diktatörlük sistemidir. Erdoğan’ın oluşturduğu diktatöryadır. Bunun adını koyalım. Öztürk Yılmaz, bunun adını kırklareli’nde değil mecliste koydu. Bunun adı budur.
BİZİM KİMSEDEN KORKUMUZ YOK
Milletin seçtiği adama, “Siz niye diktatör diyorsunuz?” diyorlar. Size soruyorum, Robert Mugabe’yi kim seçti. Millet seçmedi mi? Esad’ı kim seçiyordu? Saddam’ı kim seçiyordu? Nazarbayevevi kim seçiyor? Putin’i kim seçiyor? Lukaşenko’yu kim seçiyor, kim seçiyor? Halkı seçmiyor mu? Peki niye bunlara diktatör diyorlar? Çünkü öyle bir noktaya getiriyor ki sizi sisteme hayran bırakıyor. Kendi uçakla inerken 200 tane koruma ve çakarla araçlarla nefesi açlıktan kokan halka kendini alkışlatıyor. Diktatörlük işte böyle bir şey. Türkiye’de de olan budur. Bizim kimseden korkumuz yok ki? Zaten bu diktatörlükte yaşayıp onursuz bir şekilde hayatımızı böyle heder etmektense onurlu bir şekilde direnip yok olmak bence daha şerefli bir şeydir.
TÜRKİYE’YE HİZMETİ YENİLİK PARTİSİ GETİRECEK
Diktatörlüğün olduğu bir ülkede çıkıp da kimse balkon konuşmasıyla “ben diktatörlük getirdim” demez değil mi? Böyle bir şey yapmaz. Türkiye’de rejim değişikliği olmuştur, olacaktır diyenler olduktan sonra rejim değişmiştir demezler çünkü onlar dese onlara diyecekler ki “Bu rejim değişikliğini önlemedinse burada ne işin var?” Onun için Yenilik Partisi’nin umut ışığı farklıdır. Yenilik Partisi’nde yer almak önemlidir. Türkiye’ye hizmeti Yenilik Partisi getirecek.