DOLAR
Alış: 28.83
Satış: 28.95
EURO
Alış: 31.42
Satış: 31.54
GBP
Alış: 36.40
Satış: 36.67

NİÇİN MUTLU OLAMIYORUZ
İnsanın en büyük arzu ve hedefi daimi bir mutluluk içinde olmaktır. Herkesin mutluluk anlayışı ve insanları mutlu eden sebepleri farklı olmakla beraber mutluluk; “Dertsiz, tasasız ,üzüntüsüz bir hayat” şeklinde tanımlanabilir. Fakat böyle bir hayata yüzde yüz ulaşmak asla mümkün değildir. Zaten bu dünyada gamsız insan yoktur. Insan Akıl sahibi olduğu için sorumluluk sahibidir. Emanetin yüklenerek yeryüzünde Allah’ın halifesi olmuştur. Kazanma- kaybetme, ümit etme,korkma duyguları içinde yaşar. Bu düşünce ve konumda olan insan, dünyada gerçek manada mutlu olamaz.
Beyhaki’nin rivayetine göre Hz Peygamber (s.a.v.) böyle buyurmuştur.” Kimki yaratılmayan şeyi isterse, kendini yorar ve eline bir şey geçmez. Yaratılmayan şey nedir ya resulallah? Dediklerinde: “Bir günü tamamen sevinçli geçirmek diye cevap verdi.” Bırakın bir ömrü bir günü bile dertsiz sıkıntısız geçirmek mümkün değildir. Her şey yolunda giden bir insan düşünelim iş kaygısı yok , maddi kaygıları yok, sağlığı yerinde ve istikbali garanti altında…. Böyle bir kimsenin şahsi problemleri olmasa bile etrafındaki olumsuzluklardan rahatsız olmaması mümkün değildir. Dertleri azaltmak, sevinçleri çoğaltmak ancak paylaşmakla mümkündür.
Dertler paylaşılarak azalır, sevinçler ise paylaşılarak çoğalır. Insanları mutsuz kılan sebeplerin başında dünyalık elde etme hırsı gelir. Imkanlar kısıtlı arzu ve istekler büyük olunca insan tam anlamda mutlu olamaz. Gönül zenginliğinden mahrum insanlar, mal çoğaltma yarışı içerisine girdiler.
Kur’an-ı Kerim’de bu duruma şöyle vurgu edilmiştir:” kabirlere girinceye dek çoğaltma tutkusu sizi oyalayıp durdu . Yoo, öyle değil ileride bileceksiniz (Tekasür 1-3) Aç mideleri doyurmak mümkündür fakat aç gözleri, aç gönülleri doyurmak ne yazık ki mümkün değildir. Hadisi şerifte de belirttiği gibi:” Zenginlik mal çokluğu ile değil, gönül tokluğuyladır. Kanaat bitmeyen bir hazinedir.”
Ihtiyaçları çoğaltan ölçüsüz arzulardır. Zevklerin faturası ağır olmak da, geçici zevkler devamlı sıkıntılar doğurmaktadır. Sahip olduklarına sevinmeyip, sahip olmadıklarına üzülen insanlar ahmaktır. İnsan İsterse pek çok mutluluk sebebini, şükredecek çok şeye sahip olduğunu fark edebilir. Bize en büyük mutluluk reçeteleri sunan sevgili Peygamberimiz şöyle buyurmuştur:” Sizden her kim nefsinden emin, bedeni sıhhatli ve günlük yiyeceği de mevcutsa sanki dünyalar onun olmuştur.Çünkü yetecekle yetinemeyene hiçbir şey yetmez.Çünkü nefis cehennem tabiatlıdır. Ateşe ne kadar odun atılsa daha fazlasını ister.
Ihtiras ateşi ise ancak iman, kanaat ve tevekkül su ile söndürülebilir. Geridekilerden önde olduğuna şükretmeyip öndekilerden geride olduğuna üzülen insan ise asla mutlu olamaz. Hz Peygamber (sav) mutluluk formülünü şöyle belirtmiştir. Sizden biri, mal ve yaratılışça kendisinden aşağı olana baksın. Böyle yapmak Allah’ın üzerinizdeki nimetini küçük görmenizi sağlar. Insan niğmet hususunda kendisinden geride olanlara bakarsa şükreder ve şikayetten utanır, beterinde beteri var diyerek teselli olur. Ibadet hususunda kendilerinden ileri olanlara bakar, imrenir, kendi kusurlarını giderip öndekilere yetişmeye çalışır.
Hayırda yarışmak, hayırların artmasına vesile olur. Yarışmaya ve yaşamaya değer olanlar güzelliklerdir. şunu unutmamak gerekir ki, dünya bir imtihan sahası olduğuna göre, her türlü nimet ve külfetten sınanacağımız muhakkaktır.” Biz sizi denemek için hem kötülük, hem de iyilikle imtihan ederiz (Enbiya 35) Üzüntü ve korkunun söz konusu olmadığı yegane yer cennettir . Şayet dünya problemsiz olsaydı cennetin Anlamı olmaz, cazibesi de kalmazdı. Biz elbette iki cihanda da güzellikler dileriz. Fakat gerçek hayatın ebedi hayat olduğunda hiç şüphe yoktur. Dünyanın fani olması ebedi mutluluğa terstir.
Ebedi mutluluk ancak ebedi alemde gerçekleşir. Bu dünyanın zevkleri tadımlıktır. Hedefi Allah’ın rızasını kazanmak olan bir hayat, her türlü sıkıntılara rağmen, huzur ve mutluluk kaynağıdır. Efendimiz ( sav) buyuruyorlarki :” Mü’minin hâli ne kadar da hayret vericidir. Zira her işi onun için hayırdır. Bu hâl sadece mü’mine hastır. Sevindirici bir şeyle karşılaşırsa şükreder, kazanır. Üzücü bir şeyle karşılaşırsa sabreder yine kazanır. Asıl kazanç da bu olsa gerek, zira ebedi mutluluğun yolu da buradan geçmektedir.
Selam ve dua ile…
Benzer Yazılar
-
10 KASIM
-
ELİF KARAKUŞ: BEN BİR ÇOCUK İSTİYORUM
-
TRT ve AA’nın Öztürk Yılmaz ile ilgili tutumu kabul edilemez
-
SİSTEM AYNI SİSTEM
-
GÜNAYDIN TÜRKİYEM…
-
Yaşamak
-
İYİ GÜNLERE ULAŞACAĞIZ TÜRKİYE’M…
-
TUZ KOKARSA SONUÇ BUDUR…
-
YENİLİK PARTİSİ YENİ DÜNYA DÜZENİNE KARŞI ÇIKIYOR
-
“T.C POLİS”…
-
SUÇLU, BAŞÖRTÜSÜ MÜ, COP MU?
-
GİDENE ÜZÜLENLER GİTMESİ GEREKENİ GÖNDERECEKTİR