Ana Sayfa Yazarlar 6.01.2020 79 Görüntüleme
Kurcalama

Kurcalama

Başlık kurcalama olsa da kurcalayacağım. İki boyutunuda yazacağım. Konudan konuya geçiş yapacağım. Okurken kendinizi farklı düşünceler ve duygular içinde bulabilirsiniz;

Zihnimde bir anne vardır: Çocuk daha doğmadan; anne ne yesem ne içsem ve nasıl davransam ki çocuğum dünyaya sağlıklı gelir. Bunu düşünür ve buna göre davranır. Anne, sağlıklı yeme-içme ve davranma biçimi geliştirirse çocuk dünyaya sağlıklı gelir. Anne bu davranış biçimini çocuğu dünyaya geldikten sonra da en az ortaokulu bitirinceye kadar devam ettirirse çocuğunun geleceği için sağlam bir temel oluşturabilir.

Zihnimde bir baba vardır: Çocuğu, evden çıktıktan sonra çocuğu’nun gün içnde bütün yaptıklarından haberdardır. Çocuğunun ne yediğini içtiğini kimlerle beraber olduğunu bilir ve bildiğini çocuğuna hissettirmez. Günün en az bir saatini çocuğuna ayırır. Her konuyu bütün boyutlarıyla tartışır. Baba çocuğunun yaş seviyesine iner ve çocuğuyla dünyaya aynı pencereden bakar. Baba da bu davranış biçimini çocuğu en az orta okulu bitirene kadar devam ettirirse böyle anne-babaların çocukları sağlıklıdır ve sağlıklı nesilleri oluştururlar. zıttını yapan anne babalar da tabiatıyla sağlıksız nesiller oluştururlar.

Zihnimde bir ülke lideri vardır: Ülkemizin doğusunda-batısında, kuzeyinde-güneyinde var olan her nesneden haberdar olmaya onları tanımaya anlamaya çalışır, örneğin hakkari’nin herhangi bir köyünde kaç hane vardır? Hanelerde ki her ailenin kaç üyesi vardır? Ne iş yaparlar, ne yerler ne içerler? Bunları bilir ve empati yapar. Onlara üretmeyi öğretecek ortamı hazırlar. Yine bir örnek, ülkesinin her bölgesinde kaç orman, kaç ağaç, kaç insan kaç yabani hayvan var bilir. Bilmezse küresel güçlerin liderleri bilir! İşte o zaman yabacı liderler ülkemizde ki ağaçları, hayvanları kurcalar ve zararlı unsurların cırıt attığı bir ülke oluruz.

Bugün biz ülke olarak zararlı unsurlarla (FETÖ-PKK Vs.) mücadele ederken, siyasi partiler içlerindeki zararlı unsurları zararsız hale getirmiyorlarsa ve zararlı unsurları Amerika’da-avrupada Rusyada vs. ülkelerde arıyorsa bu inandırıcı olmaz, Millete de anlatamaz ve kısır döngü içinde gider geliriz.

Lider her hangi bir nesneyi ideolojik unsur haline getirmemelidir ve kendi amaçları istikametinde kullanmamalıdır. Kullanırsa ne olur? Kullanırsa toplumu böler.

Toplumda bazı gruplar vardır ki kendi davranış kalıplarını oluştururlar, oluşturmaları da doğal olabilir, Mesela Ankara Çankaya belediye başkanı, bu grupların başında gösterilebilir. Bunlar veya diğerleri kendi yaşam biçimlerine uymayanlara karşı etik olmayan davranışlar içerisine girerlerse, devlet otoritesinin tedbir alma gereği ortaya çıkar. Adalet ve etik varsa!

Atatürk’ü ve dini menfaat aracı olarak kullananlar asla ve asla kendilerine ve de topluma gelecek hazırlayamazlar.

Yıl 2016 Malatyalıyım, Malatya’daydım bir yaz günü sabah yürüyüşü yapıyorum; İnönü kapalı çarşısının karşısındaki kanepede oturan, yaşı 80’i geçen iri yapılı, temiz yüzlü, beyaz sakallı adam dikkatimi çekti, selamunaleyküm dedim. Aleyküm selam dedi. Oturdum yanına, sizden öğreneceklerim, sorularım var dedim. Dinlemeye hazır olduğunu anlayınca;

Yıl 2016 Marmaristeyim. Atatürk’ün, şapkalı selam veren heykeli dostça ve sevecen tavrıyla kendisine bakanlara, bakar gibiydi.

Şimdi karşımızda ayaklarının altında anlamlı figürler bulunan İnönü heykelinde dünyaya meydan okuyan, kendinden emin bir tavır gördüm. Sizce de öyle mi? dedim.

Temiz yüzlü adam; “evet” dedi.

2. sorum; Malatya da İsmet Paşa Parkının karşısındaki anıt, yüksek bir kaidenin üzerinde askeri üniforma ve omuzundan yere kadar sarkan peleriniyle Atatürk ve onun yanında gençliği temsil eden, bayrak taşıyan çırılçıplak genç adamdan oluşur.

Anıt, bana estetik gelmedi. Sizce de öyle mi?

Temiz yüzlü adam;” o tarihlerde anıt konusunda TBMM’İNDE, önemli münakaşalar oldu” dedi.

Ben Atatürkü üç kez rüyamda gördüm. Gördüğüm rüyaları ‘Temiz yüzlü adama’ anlattım.

Temiz yüzlü adam; “Rüyalarını kimseye anlatma. Sizde ALLAH’IN, bazı insanlara bahşettiği özellikler var” dedi.

O günden sonra rüyalarımı kimseye anlatmadım.

3. sorum: “çocukluğumda ve lise yıllarında bazen camiye giderdim. Etrafıma iyi bakardım iyi görürdüm ya da bana öyle gelirdi. Cuma namazı hutbeleri beni olumlu etkilerdi. Bir gün ‘teravih’ namazından çıktıktan sonra ayakkabılarımı çalındı. O günden sonra da camiye bazı istisnalar dışında gitmedim. Geçen yıl bir kez daha cuma namazına gittim, temizlik kurallarına riayet edilmiyor ve rahatsız edici davranışlar var. Sizce?

Temiz yüzlü adam;” Ben, herkes camiden çıktıktan sonra camiye giderim” defi.

Ben, müsade istedim ayağa kalktım. Temiz yüzlü adam da ayağa kalktı beni birkaç adımla uğurladı.

Daha sonra anıt konusunda zihnimde ki sorulara cevap bulmak için Malatya İnönü Üniversitesine geldim. İngiliz Dili ve Edebiyatı bölümü koridorunda gezinirken Yrd.Dpç. Dr. Mustafa Şahier’in kapısına tıkladım. Şahiner bir kitap üzeride çalışıyordu. Ben de soru siz de cevap var dedim;

Soru 1. İsmetpaşa Parkının karşısındaki anıt hakkında beni aydınlatır mısın?

Şahiner; ” anıt 1945_46 yıllarında yapılmış
Atatürk’ün ülkemize ve düyaya ya çok büyük hizmetleri var. Önemli olan da budur”…

Şahiner, bana;

Yüce Türkten Zalim Türk’e

Erken Modern Dönem İngilteresi’nde

Türk Algısı

adlı eserini takdim etti.

Beni aydınlattığı için kendisine teşekkür ettim ve yoluma devam ettim.

Ardahan Bağımsız Milletvekili Öztürk Yılmaz’ın, liderliğinde güzel ülkemizin güzel insanlarına toplumumuzun doğrularını, yanlışlarını anlatıyoruz, anlatacağız. Çok çalışıyoruz. Tercih Türk Milletinindir.

Bu duygu ve düşüncelerle sağlık bolluk, kendinizle , ailenizle ülkemizle ve dünya ile barışık kalınız. Efendiler.

Gerek dışardan gerekse içerden, Atatürkü kötü göstermek isteyen sanatçı olarak kiralananlar ve kötü niyetli gruplar vardır ve olacaktır.

Yazar Hakkında

Adı Soyadı:

Mesleği:


Tema Tasarım |
Telefon
WhatsApp