DOLAR
Alış: 28.83
Satış: 28.95
EURO
Alış: 31.42
Satış: 31.54
GBP
Alış: 36.40
Satış: 36.67

Alev Yıldırımcı: TÜRKİYE’DE TÜRKÇE
Anlayamadığım bazı şeyler var.
Bunlardan birisi de kendi milli dilimizi (Türkçe) kullanma şeklimiz.
Bakıyorum, eğitimli, görmüş geçirmiş, toplumda yer edinmiş insanlar Türkçemizde olmayan birçok kelime kullanıyor.
Bu çoğunun anlamı toplum tarafından bilinmeyen, milli dilimizde aslında bulunmayan kelimeler, nereden türedi de bu kadar tanınılır oldu.
Bir de bu tuhaf durumu marifet sayan görgüsüzler var tabii.
Lafa gelince mangalda kül bırakmayanlar, güzel Türkiye’min milli değerlerinden bahsederler.
Haa bu arada hani dedik ya eğitimli, sözde bilgili şahıslar diye, eğitimli derken de üniversite okumayı marifet sayanlar kendilerini kandırmaya devam ededursunlar.
Bu zamana kadar öğrencilere yazım rehberi (yazım kılavuzu ) dağıtılsaydı belki Türkçe bu kadar zarar görmeyecekti.
Bu konuya girmişken sizlere edebiyatın devlerinin eğitim durumlarından bahsedeyim biraz.
Kemal Tahir; Devlet Ana, Esir Şehrin İnsanları, Yorgun Savaşçı gibi eserlerin yazarı, eğitim durumu lise terk.
Orhan Kemal; Ekmek Kavgası, 72. Koğuş, Eskici ve Oğulları, Baba Evi gibi eserlerin yazarı, eğitim durumu ise ortaokul terk.
Yaşar Kemal; “Demirciler Çarşısı Cinayeti, Yusufçuk Yusuf, Yılanı Öldürseler Kuşlar da Gitti ve TÜRK edebiyatına daha birçok eser kazandırmış yazarın eğitim durumu ise ortaokul terk.
Ve daha birçok önemli isim.
Yani demem o ki eğitim liseye kadardır sonrası meslek seçimidir.
Konumuza dönecek olursak:
Nereden geldi bu bizim kendi dilimizde bulunmayan kelimeler toplumda saygınlık kazanmış kişiler tarafından neden kullanılır?
Bu insanlar topluma örnek olduklarının farkında değiller mi, ya da bu tuhaf kelimeleri kullandıklarında kendilerini daha mı kültürlü sanıyorlar.
Neredeyse Türkçeyi unutturacaklar.
Özellikle Cumhuriyet öncesi dönemde dilimize yerleşmiş ve günümüzde de oldukça çok kullanılan bazı kelimeler.
“Ajanda, bronşit, dejenere, disiplin, feodal, geometrik, laik, klinik, meridyen, mesaj, portre, salon, seminer, sekreter, termal, virüs, volt” gibi dilimize yerleşen Fransızca kökenli kelimeler…
“Abluka, antika, balo, berber, conta, çimento, dalyan, entrika, filika, fiyonk, forsa, gondol, iskele, kamara, levent, martı, parola, reçine, salamura, toka, vida” gibi İtalyanca kökenli kelimelerle Osmanlı döneminde Venedikliler ve Cenovalıların sayesinde tanışmış ve yıllar içinde bu kelimeleri benimseyerek günlük hayatın bir parçası haline getirmişiz.
Ve daha birçok kelime:
Dekor – Süs, Kampüs – Yerleşke, Sponsor – Destekçi
Spesiyal – Özel, Defans – Savunma, Detay – Ayrıntı
Enternasyonal – Uluslararası, Pozisyon – Durum, Lider – Önder
Organize – Düzenleme, Doküman – Belge, Format – Biçim
Ambargo – Yaptırım
Neredesin TÜRK DİL KURUMU işinin başına geç ve işinin hakkını ver.
Türk Dil Kurumu, ATATÜRK tarafından kurulmuştur ve ülkemiz için önemli bir değerdir.
Kurumun kendi değerini kavraması ve bu değere sahip çıkması gerekir.
Eğer bu sorumsuzluğa devam edilirse, Yenilik partisi iktidara geldiğinde gerekeni yapacatır.
Sonra , vayy ben duymadım, vayy ben işitmedim demeyin!
Benzer Yazılar
-
10 KASIM
-
ELİF KARAKUŞ: BEN BİR ÇOCUK İSTİYORUM
-
TRT ve AA’nın Öztürk Yılmaz ile ilgili tutumu kabul edilemez
-
SİSTEM AYNI SİSTEM
-
GÜNAYDIN TÜRKİYEM…
-
Yaşamak
-
İYİ GÜNLERE ULAŞACAĞIZ TÜRKİYE’M…
-
TUZ KOKARSA SONUÇ BUDUR…
-
YENİLİK PARTİSİ YENİ DÜNYA DÜZENİNE KARŞI ÇIKIYOR
-
“T.C POLİS”…
-
SUÇLU, BAŞÖRTÜSÜ MÜ, COP MU?
-
GİDENE ÜZÜLENLER GİTMESİ GEREKENİ GÖNDERECEKTİR